Arama Motoru

Litvanya


       LİTVANYA                                                          

       Ne kadar kolay olabilir ki bir ülkeyi anlatmak... Elbette çok güç. Ama ben bu bölümde, elimden geldiğince sizlere genel olarak Litvanya hakkında bilgi vermeye çalışacağım. Sıkıcı rakamlar, uzun uzun yazılar ve bu tarz bilgilerle sizleri boğmama gerek yok. O yüzden tarihi, yüzölçümü, vs... gibi konulardan bahsetmeyeceğim. Zaten isterseniz bu bilgilere ''Vikipedi-Litvanya'' veya başka web siteleri üzerinden rahatlıkla erişebilirsiniz. Tarihiyle ilgili bilmenizi istediğim tek şey, Litvanya'nın tarihinin çok uzun ve karmaşık olduğu ve bir o kadar da eski olduğudur. Çoğu kimse Litvanların, Ruslardan kopup kendi özerkliklerini ilan etmiş olan başka Ruslar olduğunu, fakat daha sonra irili ufaklı ülkelere ayrılarak (Ukrayna, Belarus, Litvanya, Letonya, Estonya gibi) ayrı bir ülke gibi takıldıklarını sanmakta. Fakat bu hiçte sanıldığı gibi değil. Litvanların tarihi çok eskilere dayanmakta. Litvanların adı tarihte ilk kez 1009 yılında anılıyor. Yani 1000 yıldan da eski bir tarihleri var. Bunları, Ruslarla karıştırmamanız için söylüyorum. Çünkü Litvanlar Ruslara benzetilmekten tamamıyla nefret ederler. Aynı bizleri Araplara benzettiklerinde nefret ettiğimiz gibi. Ruslardan kopuş hikayeleriyse şöyle. Litvanların kökeni ''Baltık İnsanları'' dır. Çok eskilerde Baltık Bölgesi'nde yaşamış olan insanlar, daha sonraları çeşitli halklar tarafından işgal edilmişlerdir. Son bağımsızlıklarını 11 Mart 1990 tarihinde Ruslara karşı kazanmış olduklarından, bilmeyen insanlara kökenleri Ruslarmış gibi geliyor.
       Resmi dilleri Litvanca'dır. Çoğu kaynakta dillerinin ''Litvanyaca'', vatandaşlıklarınında ''Litvanyalı'' olarak yer aldığını görebilirsiniz, ama benim naçizane görüşüm, dillerinin ''Litvanca'' ve vatandaşlıklarının da ''Litvan'' olarak adlandırılması yönündedir. Bence bir Litvan'a Litvanyalı demek, Türk'e Türkiyeli demeye benziyor. Her iki kullanımda aslında yanlış sayılmaz, ama sanki diğer türlüsü kulak tırmalıyor gibi geliyor bana. Her neyse, bu gereksiz detayı atlayıp kullandıkları dil konusuna devam ediyorum. Litvanca'nın dışında genç nüfus İngilizce bilgisine sahiptir. Orta yaşın üzeri ve yaşlı nüfusta Litvanca'nın yanında Rusça bilmektedirler. Çünkü onların zamanında Rusya hakimiyeti vardı. Bunun dışında ülkede bulunan Rus ve Polonyalı (bunlara da aslında Polen demek istiyorum ama bu yanlış bir kullanım olacak, o yüzden Polonyalı demeye devam:) azınlıklar da kendi dillerini konuşmaktalar, yani Rusça ve Lehçe. Onların çoğu da başkent Vilnius'ta yaşamaktalar zaten, gittiğinizde görürsünüz. Litvanca çok eski bir dildir ve yakın olduğu tek bir dil vardır. O da Letonca. Cidden çok büyük benzerlikleri vardır. Bir Leton ve Litvan yanyana geldiklerinde ve kendi dillerini konuştuklarında birbirlerini anlayamazlar, ama birbirine benzeyen çok kelimeleri vardır. Türkçe ve Azerice gibidirler diyebilirim. Biz de bir Azeri'nin tüm dediklerini anlamayız ama kesinlikle bir Litvan ve Leton'un (isteyenler Letonyalı diyebilirler:) birbirlerini anlayabileceklerinden daha iyi anlayabiliriz.
       Litvanya'nın kelime anlamını sizlerle paylaşmak istiyorum. Litvanya'nın, Litvanca'daki, yani kendi dillerindeki karşılığı ''Lietuva'' dır. Bizim dilimizdeki ''Yağmur'' un karşılığı ise onlarda ''Lietus'' olarak geçer. Litvanya adı da yağmurdan gelmektedir. Lietus-Lietuva. Litvanya'nın anlamı ''Yağmur Ülkesi'' değildir ama adı yağmurdan gelmektedir. Orada da sonbaharın gelmesiyle beraber adının neden yağmurdan geldiğini göreceksiniz. Sonbaharda Litvanya'da gerçekten şemsiyesiz yürümemek gerekiyor.

       Litvanya'nın bayrağı 3 farklı renkten oluşuyor. Bunlar yukarıdan aşağıya sırasıyla sarı, yeşil ve kırmızı. Bu renkler aynı zamanda Litvanya'nın geleneksel kıyafetlerinde de yer almaktadır. Her bir rengin anlamı mevcut. Sarı renk güneşi, yeşil renk doğayı ve kırmızı renkte kanı ifade ediyor. Litvanya büyük bir yüzdesi yeşilliklerle kaplı olan bir ülkedir. Çok sayıda ormanları ve parkları vardır. Oraya gittiğinizde bayraklarındaki yeşil rengin ne kadar anlamlı olduğunu daha iyi kavrayacaksınız. Kan ise bağımsızlık, cesaret ve sevgiyi betimlemekte.

       Nüfusları kesinlikle 3 milyondur. Sene içerisinde artar, sonra tekrar 3 milyona düşer. Benim tahminim bunun sebebi  dışarıya çok göç vermeleri. 4 adet büyük şehri bulunmaktadır. Bunlar sırasıyla; Vilnius, Kaunas, Klaipėda ve Šiauliai'dir. Başkent Vilnius yaklaşık 550.000 civarındaki nüfusla en kalabalık şehri oluşturur. Sizin gideceğiniz şehir ise 320.000'lik nüfusuyla ikinci büyük şehir olan Kaunas. Para birimleri Litas'tır ve ''LTL'' kısaltmasıyla ifade edilir. Litvanya'da kurlar neredeyse hiç değişmez. Ekonomileri çok durağan ve her şey sabittir. Herhangi bir ürünün fiyatı 5 yıl önce neyse, bugün de o fiyata yakındır. Bizde ki gibi uçurum yoktur. Onlarda 1 yılda gerçekleşen fiyat artışı, biz de belki de 1 ayda gerçekleşmektedir. Fakat son zamanlarda fiyatların eskiye nazaran daha fazla arttığını öğrendim. Ama kurları hiç değişmiyor. 4 sene önce de 1,00 € = 3,45 LTL idi, hâlen daha da öyle. Yalnız yazmadan önce kontrol ettim. Ben oradayken, yani 4 yıl önce 1 TL = 1,65 LTL'ye tekabül ediyordu. Şimdi ise 1,20. Yani paramız Litas'a karşı son 4 senede değer kaybetmiş.

       Biraz da havasından bahsedelim. Hiç kendinizi kutuplara gidiyormuş gibi bir havaya sokmanıza gerek yok. Ekim gelene kadar herşey normaldir Litvanya'da, hatta ilk gittiğinizde tişörtlerle gezeceksiniz Litvanya sokaklarında. 27 Ağustos akşamı varmıştım Kaunas'a ve o günden Eylül sonlarına kadar hava gayet güzeldi. Litvanya'nın yazını yaşamıştık diyebilirim. Ama Baltık Bölgesi'nin geceleri soğuk olur, uyarayım. Gece-gündüz hava sıcaklığı farkı yazın biraz fazla, kışınsa bu fark çok düşük. Ama dediğim gibi yazın da, hatta sonbaharın başlarında da orada tişört ve şort giyebilir, hatta Baltık Denizi'nde yüzebilirsiniz. Ama bunun için Kaunas'tan yaklaşık 3 saatlik bir otobüs yolculuğu yapmanız gerekecek Baltık sahillerine. Kavurucu, nefes almanızı veya geceleri rahatça uyumanızı engelleyecek sıcaklar olmaz, bence harika sıcaklar olur orada, tam olması gerektiği gibi, aşırıya kaçmadan, dozunda. Fakat Ekim'le beraber havalar soğur, yağmurlar başlar. Aralık'a kadar Litvanya'nın sonbaharını yaşarsınız. Aralık'ın ortasından itibaren her yer bembeyaz olur Litvanya'da. Kimileriniz için erasmus artık bitmiştir ve belki kar bile görmeden eve dönersiniz. Son yıllardaki dünya dengesindeki değişiklikler, küresel ısınma, vs... yüzünden artık Litvanya'ya kar daha da geç yağar olmuş. Bu sene Litvanlar ilk kez ya da çok uzun bir aradan sonra ilk kez karsız bir Noel geçirmişler. Ama Noel'den sonra bayağı yağmış. Maksimum -30'ları buluyor Litvanya. Ben oradayken Şubat ayında -28'i otobüs garındaki dijital saat-termometrede görmüştüm. Yazın da +30'lara kadar yükselebiliyor hava sıcaklıkları. Bu arada -30'a çok takılmayın, birkaç gün -30 olur ama genelde -10 ile -20 aralarında gezer hava sıcaklıkları.

       Size Litvanya'nın enteresan bir özelliğinden bahsedeyim. Hiç dağ yoktur Litvanya'da. Evet, yanlış duymadınız. Bir tane bile dağları yoktur. En yüksek noktaları 294 metre yüksekliğindeki Aukštojas Tepesi'dir. Başka bir önemli detayda, bulundukları saat diliminin Türkiye'de baz alınan saat dilimiyle aynı olmasıdır. Yani oraya gitmeden önce hiçbir şekilde saatlerinizi değiştirmeyiniz. Litvanya-Letonya ve Estonya'da saatler aynı Türkiye'de olduğu gibidir. Türkiye'ye dönerken uçakta bir erasmus öğrencisiyle tanışmıştım. O Vilnius'ta yapmıştı erasmusunu. Türkiye'den Litvanya'ya giderken Riga aktarmalı uçuşu esnasında kol saatini Riga'ya gelmeden önce 1 saat geriye almış. Az daha Riga'daki uçuşunu kaçıracakmış. Bana öyle demişti. Neden böyle birşey yapmış gerçekten bilmiyorum ama siz siz olun kesinlikle saatlerinin ayarıyla oynamayın.

Kültür ve Yaşam

Yemek

       Pek fazla dikkatimi çeken yemeklerinin olmadığını söyleyebilirim. Tadına baktığım ve beğendiğim yemekleri bu bölümde sizlere tanıtacağım. Öncelikle şunu söyleyeyim, yemek kültürü olarak bizden çok uzaklar. Gitmeden önce bunu bilerek gidin derim. Ve adım gibi eminim ki hemen hemen hiçbiriniz oradaki yemekleri beğenmeyeceksiniz. Aslında yemekleri kötü değil, sadece bizim damak tadımıza yakın veya uygun değil. Özellikle ilk kez tattığınızda yemeği bitirmek istemeyenleriniz bile olabilir. Ama daha sonra tekrar yediğinizde, bu sefer hoşunuza gidebilir. Aynı ilk dinlediğiniz bir şarkıyı beğenmeyip, sonra dinleye dinleye daha çok sevmeniz gibi. Tabi ki bu konu ''renkler ve zevkler tartışılmaz'' konusudur. Bu yüzden en iyi kararı oraya gidip denedikten sonra kendiniz vereceksiniz. Çoğunlukla et ve patates ağırlıklı beslenirler. Yemekleri yağlıdır. Bunun sebebini de oradayken sorup öğrenmiştim. Sebebi biraz eskiye dayanıyor. İnsanlar orada eskiden çok ağır işlerde çalışırlarmış ve çok enerji tüketirlermiş. Soğuk bir ülke olduğu içinde yağ oranı yüksek, et ve patates ağırlıklı öğünler tüketirlermiş. Türkiye'ye gelen Litvanlar da bizim yemeklerimizin onlara yağlı geldiğini söylüyorlar. Ama her şey yenilen yemeğe göre değişiyor. Bir ''İskender Kebap'' çok yağlı olabilir, fakat onların ''Cepelinai'' si de gayet yağlı bir yiyecektir. 
       Size benim favorim olan 3 geleneksel Litvan lezzetinden bahsedeceğim.

Šaltibarščiai (Şaltibarşçe)   


       

       Pembe renkli soğuk bir çorbadır. Çorbaya adını ve rengini veren, çorbanın temel malzemesi olan pancardır. Aslında bir yaz çorbası olan šaltibarščiai'yi yılın her mevsiminde bulmanız ve tüketmeniz mümkündür. Çorbanın içinde yer alan malzemeler ise şunlardır; pancar, ekşi krema, salatalık, dilimlenmiş haşlanmış yumurta, dereotu, taze soğan. Bunlara ek olarak bazı farklı sebzeler de eklenebilir. Restoranlarda haşlanmış patates veya patates püresi ile servis edilmektedir.

Cepelinai (Tsepelinai)     

       Bir diğer ismi ise Didžkukuliai (Dickukulei)'dir. Litvanya mutfağının sembolüdür diyebilirim. Eğer Litvanya'ya en özgü olan yemek hangisidir derseniz, cevap cepelinai olacaktır. Hazırlanması gerçekten çok zahmetli olan bir yiyecektir. Patatesler özel bir makina ile hamur gibi farklı bir forma sokulurlar ve daha sonra da içleri domuz eti ile doldurulur. Yapılış şekline göre içine daha farklı şeyler de ilave edilebilir. Güzelce doldurulduktan sonra pişirilir. Şeklinde ötürü bu ismi almaktadır, çünkü şekli bir zeplini andırmakttadır. Servis edilmeden önce de üzerine domuz eti parçacıklarıyla beraber ekşi krema dökülür.

Šašlykai (Şaşlikai)

       Bir şiş kebabı türüdür. Vikipedi'de Türkçe'si ''Şaşlık'' olarak geçmektedir. Basitçe söyleyecek olursak koyun veya domuz etlerinin şiş üzerine geçirildikten sonra mangalda pişirilmesi şeklinde hazırlanır. Litvanlar pikniğe gitmeyi çok severler. Yazın gelmesiyle pikniğe giden Litvanların en gözde yemeklerinden biri šašlykaidir. Yanında haşlanmış patates ve hazırlanmış çeşitli salata türleriyle (en meşhur salatalarından biri lahana salatasıdır) birlikte yerler. Çok alışılmış olmasa da kışın da pikniğe giderler. Bazen Litvanları donmuş göllerde balık avlarken de görebilirsiniz. Buna da poledinė žūklė (poledinie juuklie) adını verirler. İngilizcesi ice fishing'tir. Türkçesine de buzda balık avı diyebiliriz.

Müzik

     Bu bölümü sadece meraklıları için yazıyorum. Çünkü çoğu kişinin ilgilenmeyeceğini biliyorum. Fakat müziğin de, bir ülkenin kültürünü gösteren en önemli konulardan biri olduğunu unutmamak gerekir. Litvanya'da da, tüm dünyada olduğu gibi pop müzik geniş bir yelpazeye sahip. Ne de olsa popüler kültürden gelmekte pop müzik. Başlarda pek hoşunuza gitmese de, dinledikçe kulak aşinalığı edineceksiniz. Özellikle biraz Litvanca öğrenmeye başladıktan sonra, Litvan şarkılarının daha çok dikkatinizi çekeceğini düşünmekteyim. Şarkıları dinlerken aradan birkaç kelimeyi ister istemez algınız devreye girerek seçecek ve bu da sizde hoş bir tebessüm bırakacaktır. Bazı şarkıcılarının müzik tınıları benim hoşuma gitmekte. Bunların başında da bir dönem ''FOJE'' adlı grubun solistliğini yapmış Andrius Mamontovas gelmekte. FOJE'nin ve kendisinin bireysel şarkıları cidden çok hoş. Bunlara az sonra değineceğim. Müzik bir ülkenin kültürünü gösteren unsurlardan biridir demiştim. Tabi ki bu pop veya rock müzikle anlaşılamaz. Kendi yöresel ve eski müzikleri, şarkıları mevcut. Folklorik diye adlandırılan müzik tarzları var ve tarihte Polonya'yla beraber oldukları dönemden mütevellit de onların milliyetlerinin adını içeren ve ortak folklorik müzikleri de açıkçası en eski kültürel müziklerinden biri diyebilirim. Ben birkaç adet şarkı dinledim ama tabi ki bunlar bazı kutlamalarda, vs... çalınan tarzda şarkılar olduğundan dinlenesi bir yanının olmadığı kanaatindeyim. Zaten hemen hemen tüm dinleyenleri de yaşlı kesimden oluşmakta. Her neyse, gene de merak edenler veya ilgilenenler olursa bana internet üzerinden ulaşabilirler ve kendilerine youtube üzerinden birkaç örnek gönderebilirim. Şimdi Litvanya'nın popüler şarkıcılarını ve gruplarını tanıyalım.
   

Andirus Mamontovas

          Litvanya'da müzik denilince ilk akla gelen kişi herhalde Mamontovas'dır. Daha gençlik yıllarında yaptığı şarkılarla yeteneğini ve müzik kapasitesini gözler önüne sermiştir. Ben kendim bir Andrius Mamontovas hayranıyım ve eğer müzikle ilgileniyorsanız da sizlere önerim, Andrius Mamontovas'ın şarkılarına şöyle bir kulak misafirliği yapmanızdır. Bir dönem kurulan ''FOJE'' adlı grupla önemli çıkış yakalamıştır Mamontovas. Daha sonra grup dağılmış ve Mamontovas bireysel olarak albümlerini yapmaya devam etmiştir. 1967, Vilnius doğumlu olan Andrius Mamontovas, en son albümü olan Elektroninis Dievas (Elektronik Tanrı) adlı albümünü 2011 yılında piyasaya çıkarttı. Ben özellikle FOJE grubunun şarkılarını çok seviyorum. Bir de eski tarzdaki şarkılara karşı bir ilgim var. Özellikle 80'ler dönemi benim için bir vazgeçilmez. Belki de bu yüzden FOJE grubunun şarkıları daha çok ilgimi çekiyor. Andrius Mamontovas'ın en büyük özelliği ise yazdığı şarkı sözleri. Son derece yaratıcı olduğu yazdığı şarkı sözlerinden anlaşılabilen Mamontovas'ı bir müzik dehâsı olarak addetsek, herhalde pek de abartmış olmayız. Örnek vermek gerekirse, bir parçasında ''zihninin tarlalarında dolaşmak'' diye bir sözü var ki, bence bu kendisinin ne kadar yaratıcı olduğuna bir örnek. Daha tonla örnek var ama aklıma ilk gelen bu olduğu için sizlerle paylaşmak istedim. Bir dönem ABD'den Çin'e kadar dünyanın farklı noktalarında konserler vererek ününün sadece Litvanya sınırları dahilinde olmadığını da ispatlamıştır. Fakat tahminim, konserlerini orada yaşayan Litvanlara verdiği yönündedir. Çünkü FOJE'nin Amerika seyahati ve oradaki konseri için hazırlanmış özel DVD'sinin bendeniz de bir adet kopyası mevcut ve oradaki konseri izleyen kişiler tamamiyle Litvan profiline sahip kişiler. Kaldı ki, şarkılar da Litvanca olarak söylenmekte. Araya karışan Amerikarlılar var mıdır, orasını bilemeyeceğim. Birkaç tane İngilizce şarkısı da mevcuttur Mamontovas'ın. ''World Is Full Of Love'' adlı olan şarkısı ise, içlerindeki en popüler olanıdır. Kendisi Eurovision'a da katılmıştır. LT United isimli bir grup ile 2006 yılında Eurovision'da boy göstermiştir. LT United grubu ''We are the winners'' adlı şarkısıyla, Litvanya'nın Eurovision tarihinde aldığı en iyi dereceyi elde etmesini sağlamıştır ve bu da 6. sıradır. Elbette ki, Andrius Mamontovas ve Marijonas Mikutavičius gibi önemli solistlerin bu grupta olması da, bu derecenin en önemli nedenlerinden biridir. Şayet öyle farklı bir nedeni var ki, o da Arnoldas Lukošius'un efsanevi dansıdır. Bu finalden sonra Avrupa'nın, Litvanya'nın Eurovision performansı  üzerine konuştukları en önemli konu ''the dance of bald guy'' dır. Yani kel adamın dansı. Tabi ki şarkının sözlerinin de bir o kadar iddialı olması ayrı bir mesele. Nakarat bölümü ''We are the winners of Eurovision'' şeklindedir. Yani ''Biz Eurovision'un kazananlarıyız''. Daha finalde bile yer almadan bu denli iddialı şarkı sözlerini barındırması da, sanırım Avrupa'nın dikkatini çekmiştir ya da bu sözler ''kel adamın dansı'' ile Avrupa'ya sempatik gelmiştir. Tıpkı 2012 senesinde Eurovision'a katılan Rus ninelerin sadece 2. sırayı alması gibi. Aşağıdaki video Litvanya'nın 2006 yılında sergilediği performans ve ''kel adamın dansı'' olarak adlandırılan bölüm ise videonun 1:36-1:55'inci dakikaları arasında yer alıyor.



          Hazır söz Eurovision'dan açılmışken InCulto ile devam edelim.


InCulto

          InCulto'da 2010 yılında, ben Erasmus'ta iken Eurovision'a katılmış başka bir gruptur. Şarkılarına güvenim sonsuzken, kendilerinin yarı finalde elenmeleri ise bence tam bir talihsizliktir. Oy alacakları fazla komşuları olmadığından ve de yurt dışında da yeterli sayıda gurbetçileri olmadığından (e ne de olsa nüfusları 3 milyon civarında), maalesef fazla oy toplama potansiyeline sahip değiller. Yarı finali geçmeye yetecek olan oyu diğer ülkelerden alamamalarının bir diğer sebebinin de, Kuzey, Batı ve Orta Avrupa'yı iğneleyici sözleri olduğunu düşünmekteyim. Her neyse, InCulto'dan bahsetmemin sebebi şu; çok iyi mi müzik yapıyorlar derseniz, cidden bilmiyorum. Ama tek bildiğim kendilerinin, benim ilk öğrendiğim Litvan yapımı şarkı olan ''Welcome to Lithuania'' nın sahibi olmaları. Kendilerinin 2 adet şarkısını bilmekteyim ve bir tanesi de 2010 yılında Eurovision'a katıldıkları ''Eastern European Funk'' adlı parçaları. Diğeri de tahmin ettiğiniz üzere ''Welcome to Lithuania''. Grubun solisti aslen Kolombiyalı olan Jurgis Didžiulis. ''Welcome to Lithuania'' adlı şarkılarını daha Erasmus'a gitmeden önce öğrenmiştim. Bunun sebebi de, benim Erasmus'a gideceğim seneden önce, Kaunas'ta Erasmus yapan bir okul arkadaşımdı. Bir sosyal paylaşım sitesi olan ''facebook'' sayesinde kendisinin Erasmus'taki videolarını izlerken, bu şarkıya da kulak misafiri olmuştum, daha sonra da videosuyla beraber izlemiştim. InCulto adına bahsettiğim bu iki parçayı merak edenler youtube üzerinde rahatlıkla izleyebilirler, ama ben özellikle ''Welcome to Lithuania'' adlı parçayı, Erasmus'a gitmeden önce, hiç olmazsa bir kez dinlemenizi rica ediyorum.

Džordana Butkutė


          Eee demiştim sizlere eskileri seviyorum diye. Eskilerden bir isim Butkutė. Bayan şarkıcılar içerisinde eskilerden bir fenomen. 1991 senesinde çıkarttığı ''Nemylėjau tavęs (Seni sevmemiştim)'' adlı ilk albümünden sonra 2006 senesine kadar birçok albüm çıkartan Butkutė bir süreliğine albüm çalışmalarına ara verdikten sonra 2014 senesinde son albümünü piyasaya sürdü. Başlarda fazla önemsemediğim, fakat daha sonra dinledikçe acayip hoşlandığım birçok şarkısı ben de mevcut. Gerçekten şarkılarına göz atmanızı şiddetle tavsiye ederim.

Gytis Paškevičius



         Gene eskilerden bir isim. Paškevičius'un 2-3 tane şarkısını beğendim, dinlediklerim içinden. Fakat kendisi Litvanya'da çok önemli bir isim. Bilmeyen Litvan yok desem yeridir. Eğer müzikle aranız iyiyse ve eski tarzdaki müzikleri severseniz bir göz atmanızı öneririm.


Marijonas Mikutavičius

          Marijonas da çok ayrı bir isimdir Litvanlar için. Nedenini şöyle özetleyeyim. Nasıl bizim ''10. Yıl'' marşımız önemlidir, onlar içinde ''Trys Milijonai'' adlı şarkı aynı değeri taşımaktadır. Yani Türkçe meali ile ''3 milyon''. Tahmin ettiğiniz üzere bu 3 milyon Litvan halkının nüfusunu temsil etmektedir. Şarkı Litvanya basketbol takımı ve 3 milyonluk Litvan halkı üzerinedir. Basketin 2. bir din olarak gösterildiği (mecazi anlamda) bu ülkede, tabi ki böyle bir şarkının yapılması onların milli hisleri açısından da önemlidir. Milliyetçiliği ön planda tutan bir yapısı vardı Litvanya'nın. Bu şarkı uzun yıllar 2. bir milli marşmış gibi öneme sahip olmuştur, aynı bizim ''10. Yıl'' marşımız gibi. Fakat geçtiğimiz sene yapılan Avrupa Basketbol Şampiyonası'na ev sahipliği yapmış olan Litvanya, bu şarkıda bir reforma giderek, yeni bir şarkı seçme kararı almıştır. Litvanya'nın ünlü televizyon kanalı TV3'te canlı olarak yapılan yayında, birçak şarkıcı ve şarkıları boy göstermiştir. Fakat kazanan yine Marijonas Mikutavičius olmuştur. Marijonas Mikutavičius ve Mantas Jankavičius'un seslendirdiği ''Krepšinio Himnas'' (Basketbolun Marşı) adlı şarkının söz yazarı da Marijonas'tır. Akbinde İngilizce versiyonu da yapılan şarkıda, Litvanya'nın bayan şarkıcısı Mia'da yer almıştır ve şarkının İngilizce adı da ''Celebrate Basketball'' olmuştur. Her iki versiyonu da hoşuma gidiyor. İsterseniz gene youtube vasıtasıyla ulaşabilir ve dinleyebilirsiniz. İndirmek isterseniz benle irtibata geçebilirsiniz. :)

SEL

           1992 yılının 10 Kasım'ında kurulmuş bir grup olan SEL'de ön plana çıkan tek bir isim mevcut. O da grubun solisti Egidijus Dragūnas. Yaptığı müziklerle genç kitlenin hayranlığını kazanmış durumdaki SEL'in en büyük özelliği, farklı bir müzik tarzına sahip olması. SEL Litvanya'nın en popüler müzik gruplarından bir tanesidir. Piyasaya ilk çıktıklarında hip hop ağırlıklı şarkılar yapan SEL, daha sonraları house tarznıa dönmüştür. Kendisini beğenmiş ve ukala tavırları yüzünden birçok Litvan tarafından beğenilmese de, şarkılarını severek dinleyen ve kendisini seven birçok Litvan da mevcuttur. 


           Tabi ki Litvanya'da bu yazdıklarımın dışında daha birçok şarkıcı ve grup mevcut. Fakat listeyi boşyere uzatarak sizleri sıkmak istemiyorum. Gerçekten meraklısı olanlar benimle iletişime geçebilirler ve onlara yardımcı olmaya çalışabilirim.

Spor

Basketbol

          Bildiğim kadarıyla basketboldan başka ön plana çıkan spor dalları yok. Önceden de bahsettiğim gibi basketbolu mecazi anlamda 2. dinleri olarak adlandırıyorlar. Bu da basketbolun onlar için ne kadar önemli olduğunun en iyi kanıtıdır sanırsam. Bizdeki futbol neyse, onlardaki basketbol da o diyebilirim. 2 adet basketbol kulüpleri başı çekmekte. Her sene bunlardan biri şampiyonluğa oynuyor ve her ikisi de, her sene Avrupa Kupalarına düzenli olarak katılıyor. Ligdeki diğer takımların akıbeti hakkında pek fazla bir bilgim yok ama bu ikisini bildikten sonra, onlara da pek gerek kalmıyor zannımca. Bu kulüplerden birincisi ''Žalgiris (Jalgiris diye okunuyor) Kaunas'' adıyla nam salmış olan kulüp. Kendi dillerinde ''Kauno Žalgiris'' diye adlandırmaktalar kulüplerini. Bu da ''Kaunas'ın Žalgirisi'' anlamına gelmekte. Bizim dilimizdeki ''yeşil'' in karşılığı, Litvanca'da ''žalias'' tır. ''Žalgiris'' adı da buradan gelmektedir. Zaten kulübün renkleri de yeşil-beyazdır. Amblemlerindeki ''BC Žalgiris'' yazısının açılımı da ''Basketball Club Žalgiris'' şeklindedir. Eğer Kaunas'ta Erasmus yapacaksanız, sizler artık birer Žalgiris Kaunas taraftarı olmalısınız. Tabi ki seçim size kalmıştır, ama kesinlikle Kaunas'ın tenha sokaklarında rakip takım ''Lietuvos Rytas'' atkısı veyahut forma şapka tarzı ürünleriyle dolaşmamanızı tavsiye ederim. Žalgiris Kaunas ve Lietuvos Rytas takımları bizdeki Fenerbahçe ve Galatasaray takımları gibi birbirine düşmancasına karşıdır. ''Žalgiris Kaunas'' adından da anlaşılabileceği gibi bir Kaunas ekibidir. ''Lietuvos Rytas'' ise başkent Vilnius'un ekibidir. Bu da aradaki bağları böylesine koparan etkenlerden başka biridir. Lietuvos Rytas'ın anlamı Litvanya'nın Sabahı'dır. Aynı zamanda ülkede bu isimde bir de gazete yayımlanmaktadır.
             Milli takım olarak en büyük başarılarını 1937, 1939 ve son olarak da 2003 yıllarında  Avrupa Basketbol Şampiyonası'nda aldıkları altın madalyalarla göstermişlerdir. Yani 1.'liklerle. Aynı turnuvada 1995 yılında 2. olarak gümüş madalya almaya hak kazanan Litvanya milli takımı, 2007 yılında da 3. olarak bronz madalya almaya hak kazanmıştır. Şimdiye kadar 3 kez katılmaya hak kazandıkları Dünya Basketbol Şampiyonası'nda da bir kez ilk üçte yer alma şansına sahip olmuşlardır. O da 2010 yazında ülkemizde düzenlenen turnuvadır. Bunun dışında 5 kez de Olimpiyat Oyunları'na katılma başarısı gösteren Litvanya milli takımı, 1992, 1996 ve 2000 yıllarında 3. lük elde ederek, bronz madalyayla ülkesine dönmüştür.
               Basketbola Žalgiris Kaunas'ta başlayıp, yine Žalgiris Kaunas'ta bitiren ve NBA'de oynama başarısı gösteren emektar basketbolcu Arvydas Sabonis'te Litvanya'da basketbol denildiğinde akla gelen belki de en önemli ve popüler isimdir. Benim basketbolla çok yakından ilgim olmadığı için kendisini Litvanya'ya gitmeden önce tanımıyordum. Fakat daha sonra, Sabonis'in bayağı popüler ve Litvanya dışında da ses getirmiş bir isim olduğunu duydum. Kendisi şu sıralar Žalgiris Kaunas Basketbol Kulübü'nün başkanlığını yapıyor. 2.21'lik boyuyla, zamanının önemli uzunlarından biri olarak rakiplerinin gözünü korkuttuğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.


Žydrūnas Savickas

               Kendisi dünyanın en güçlü adamıdır. Her ne kadar bu ünvan seneden seneye değişse de önceden 3 kere bu ünvanı kazanmıştır. Her senenin Aralık ayında yapılan ''Dünya'nın En Güçlü Adamı'' adı verilen uluslararası spor müsabakasında 2002-2003 ve 2004 senelerinde ikincilik elde eden Savickas, ilk birinciliğini 2009 senesinde kazanmıştır. 2010 yılında yeniden birinci olan Savickas, 2011 yılında ikinci, 2012 yılında birinci ve son olarak da bu sene ikincilik kazanmıştır.



Rūta Meilutytė


             Litvanya'nın sporda yetiştirdiği yeni medarıiftiharı. Litvanya'nın milli yüzücüsü olan Rūta henüz 16 yaşında. Olimpiyatlardaki ilk altın madalyasını 2012 Londra Olimpiyatları'nda kazanan Rūta, o zaman 15 yaşındaydı. Kurbağalama dalında 50 metre ve 100 metre klasmanlarında dünya rekorunu elinde bulunduran Rūta, aynı zamanda da Litvanya'nın en genç altın madalya kazanan sporcusu olmuştur. Yüzücülük eğitimini İngiltere'de aldığı için her ne kadar İngiltere onu sahiplenmeye çalışmış olsa da başarılı olamamış ve Rūta Litvanya adına yarışmaya devam etmiştir. Ülkemizde düzenlenmiş bazı organizasyonlarda da yer alan ve madalya kazanan Rūta'nın gelecekteki kariyeri ve yapacağı dereceler şimdiden merak konusu.

Din

               3 adet Baltık Ülkesi mevcut. Bunlar kuzeyden güneye sırasıyla; Estonya, Letonya ve Litvanya'dır. Litvanya'nın benimsediği din Katolik Hristiyanlık'tır. Bu belki de Litvanya'yı diğer baltık ülkelerinden ayıran en önemli etkendir. Diğer baltık ülkelerinde Ortodoks halk çoğunluktadır. Litvanya ile ilgili bir başka önemli detay da, Litvanya'nın, Hristiyanlığı Avrupa'da kabul eden son ülke olmasıdır. Litvanya, Hristiyanlık'ın kabulüne kadar Paganizm'i benimsemiştir. Yani çok tanrılı dine inanmışlardır.

1 yorum:

  1. Tesekkur ederim harika bir tanıtma makalesi olmuş diline kalemine sağlık.

    YanıtlaSil